GÜLÜMSETEN ALIŞVERİŞ SİTESİ

11 Nisan 2013 Perşembe

Doğru Güneş Gözlüğü Seçiminin Önemi...

Günümüzde yetişkinlerin dörtte üçü tarafından kullanılmakta olan güneş gözlükleri, estetik görünüm ve bir aksesuardan öte göz sağlığı açısından çok önemli ve gerekli bir araçtır. Özellikle ozon tabakasının incelmesi ve anormal iklim değişiklikleri güneş gözlüğünün önemini daha da arttırmaktadır. Nitelik bakımından çok fazla çeşitlilik arz etse de, güneş gözlüğü satın alırken bazı özelliklere dikkat etmek gerekmektedir.


''Güneş gözlüğü aksesuar değil, göz sağlığının korunması için bir ihtiyaçtır'' Güneş gözlüklerinin her yaşta kullanılmasında bir sakınca bulunmadığı gibi, gelişim çağındaki çocukların dahi güneş gözlüğü kullanmaları tavsiye edilmektedir. Çünkü uzun süre güneş ışınlarına ve özellikle mor ötesi ışın dediğimiz zararlı ışınlara maruz kalma, gözde kızarmaya, retina tabakasının zarar görmesine, sarı nokta hastalığına ve göz çevresindeki ciltte kansere ve hatta körlüğe bile neden olabilmektedir.


1. UV koruması: Güneş gözlüğü camlarının, ultraviyole (UV) de denilen ve güneşten gelen mor ötesi ışınlarına karşı koruma sağlaması gerekmektedir. UV ışınları gözle görülmemekle birlikte, yoğunluğunun fazla olduğu durumlarda bağ dokusu ve korneada ağrılı yanıkların oluşmasına sebep olabilir. Sadece görünen ışığı kesen ama UV ışınlarına karşı bir blokaj sağlamayan güneş gözlükleri, gözbebeğinin gözün kendini doğal yolla koruma özelliğini de devre dışı bırakırlar. Gözbebeği, güneş gözlüğünün sağladığı karanlık ortamda iyice açılacağından, görünmeyen UV ışınları açık gözbebeğinden içeri çok fazla oranda girer. “UV filtresi”, gözlük camının koyuluğundan bağımsızdır ve gözlük camının hamurunda gerçekleşir. Dolayısıyla güneş gözlüğünün gözü koruma özelliği camların koyuluk derecesinden çok camların kalitesine ve UV filtresinin bulunmasına bağlıdır.


2. “UV 400″: Bu terim, camın içinden geçen ışınların altındakilerin bloke edildiği dalga boyunu ifade eder. Gündelik kullanım esnasında bu değer oldukça yeterlidir, ancak atmosferden geçip dünyaya gelen bu ışınların yaz aylarındaki açık havalarda ve yansımanın fazla olduğu dağlık bölgelerde ve deniz bulunan yerlerde göze daha fazla etki ettiğinden yetersiz kalabilir. Bu konuda bir optisyene danışılmalıdır.


3. Emilim: Emilim (absorbsiyon) işlevinin göstergesi, renkli gözlük camlarının ışığı geçirme oranıdır. Örneğin %65 emilim söz konusu olduğu zaman, gelen ışığın yalnızca %35′i göze ulaşıyor, geri kalanı emilerek veya yansıyarak bertaraf ediliyor demektir. Kuzey kesimlerde kullanım için %50 ile %70 arası emilim değerleri yeterlidir. Çok aydınlık ortamlarda, örneğin plajda veya karlı arazide, %85 oranında emilim değerlerine yönlenmek gerekir.


4. Camın rengi: Kahverengi ve füme renkli camlar, çevre renklerinin algılanmasında en az hataya neden olur. Diğer renklerde ise insan gözünün alışmak için belirli bir süreye ihtiyacı olur. Avrupa normlarına göre, gözlük camı rengi, trafik işaretlerinin ve sinyallerinin renklerini algılamakta yanıltıcı etki yaratmamalıdır. Gözlük camı renginin, UV koruması üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.


5. Camın kalitesi: Kaliteli gözlük camlarında kabarcık, pul ya da bir düzensizlik olmaz. Parmakla bastırılınca cam esnemez. Camının içinden bakarak odaklanılan bir nesnede, gözlük hareket ettirilince deformasyon ve kayma oluşmaz.


6. Camın büyüklüğü: Gözlük camları, gözleri yanlardan, yukarıdan veya yansıma ile aşağıdan gelen güneş ışınlarına karşı koruyacak büyüklüğe sahip olmalıdır.Estetik amaçla yüzden uzakta kalan camlar yeterli koruma sağlamayabilirler. Yüze tam oturmayan gözlükler yan kısımlardan sızan zararlı güneş ışınlarına maruz bırakacağından Güneş gözlüğü bir uzman yardımı ile yüz şekline göre seçilmelidir.


7. CE işareti: Temmuz 1995 tarihinden bu yana, CE işareti bulunmayan güneş gözlüklerinin Avrupa Birliği sınırları içinde alım-satımı yasaktır. CE işareti, ürünün minimum kalite standartlarına uygun olduğunu garantiler.


8. Araba kullanırken güneş gözlüğü takmak: Çok araba kullananlar, alacakları güneş gözlüğünün çerçeve ve saplarının ince olmasına dikkat etmelidir. Aksi halde sağ-sol ve yukarı-aşağı bakarken görme alanları kısıtlanmış olur. Bundan başka güneş gözlüğünün alacakaranlıkta ve gece takılmaması gerekir. Yetersiz aydınlıkta güneş gözlüğü takanlar, hem kendi yaşamlarını, hem de başkalarının yaşamlarını tehlikeye atmış olacaklardır.


9. Güneş gözlüklerinin bakımı: Gözlük üzerindeki çizikler görüntü kalitesinin bozulmasına ve zararlı ışınların göz içine girmesine neden olabileceğinden, Güneş gözlüklerinin camları temizlenirken dikkatli olmak gerekir.Cam temizliği için, özel bir gözlük bezi kullanılmalıdır. Akan su altında bulaşık deterjanı ve parmakla (süngerle değil!) yıkamak da bir çözümdür. Hatta güneş kremi veya yağı bulaşan gözlüğün önce deterjan ile akan su altında yıkanması, akabinde silme bezi ile kurulanması en doğrusudur.



1 Nisan 2013 Pazartesi

Vazgeçilmez Aksesuarlarımız; Takı...


Günümüzde erkekler ve özellikle kadınlar için vazgeçilmez aksesuarlar arasında yer alan takı ve mücevherin öyküsü insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Tarihte ilk takılar, deniz kabukları, ağaç parçaları, taş, hayvan dişleri ve kemiklerinden yapılırken, ilk takının kıyafetlerin birleştirilmesi gibi fonksiyonel amaçlarla üretildiği düşünülmektedir.
Tarım ve hayvancılığın başladığı yerleşik kültürlerin ortaya çıktığı, günümüzden 7 bin yıl önce soğuk dövme teknikleri ile işlenen metalin ve cilalanarak ve parlatılarak boncuk formuna getirilen renkli taşların kullanıldığı görülmektedir. İnsanoğlu yeni madenler ararken ilk doğal altın ve gümüş madenlerini bulmuş, böylece tabakalı toplumlar ve statü simgeleri ortaya çıkmıştır. Örneğin yüzük Bizanslıların belki de en sevdikleri takı türü olmuştur. Soyluluk ve güç simgesi olan yüzüğü birine vermek, ona kendi imzasını kullanma yetkisini verme anlamına gelmiştir. Hatta çoğu kültürde, takıların ölen sahipleriyle beraber gömüldüğü görülmüştür.

Bir takı ve mücevher tasarımı yapılırken öncelikle kimin kullanacağı göz önünde bulundurulur. Eğer genç bir kesime takı yapılacaksa modasal çizgide birbirine benzer koleksiyonlar yapılır. 30 yaşın üstüne çıkıldığı zaman toplumsal statü de yükseldiği için kişinin kendi kişiliğini daha çok ifade edecek koleksiyonlar tercih edilir. Hangi meslek grubunda olduğunu göstermek için insanların hala altın rozetler kullanıyor olması, eski kabile toplumlarında takının kabile kimliğini işaret etmek için kullanılmasından kaynaklanmaktadır.